Karaköy'deki Sonbahar Sergileri

Yepyeni bir yazıdan merhaba :) Sonbahar geldi, sergi mevsimi de geldi. Bu dönem gene İstanbul'da birçok güzel sergilere, bienallere, atolyelere tanık olacağız. Sanat ile iç içe olmaya devam edeceğiz.

Bugün Nazlıyla beraber Galata Rum İlkokulu'ndaki sergilere göz atmak için ve sizlerden de gidemeyen arkadaşlara bilgilendirme yapmak için Karaköy'e doğru yola çıktık.

İlk katta Ani Çelik Arevyan'ın ''Olduğu Gibi'' yani ''As Is'' adlı sergisi vardı.

''Yaşadığım yıllar boyunca,bulunduğum mekanların hafızasını toplayan bir külliyata benzeyen, her gün farketmeden kaydettiğimiz anların ve imgelerin, başka mekanlar ve başka zamanlarda bulduğum karşılıklarını bir araya getirdiğim, yeni hikayeler ürettiğim bir seri.'' diyor sanatçı bu sergisi için.

''Olduğu Gibi'' serisindeki fotoğraflar kurgulanmadılar, önceden düşünülmüş bir mizanseni de takip etmediler. Bu seride stüdyomda görüntüleri sahnelemek yerine, yaşamın sahnelediği görüntüleri fotoğrafladım.

''Bu hikayedeki oluşturmak bedenimdeki sinir uçları arasında yeni bağlantılar kurmak, bir canlılık akışının benzerini üretmek gibiydi. İkili imajlar spekülatif birer film sahnesi gibi göz önüne serildikçe, zihinde parıldayan görüntü yığınlarına benzeyen ucu açık bir film şeridi ortaya çıktı.''

Biraz da sanatçı hakkında bilgilendirme yapalım. Ani Çelik Arevyan 1961’de İstanbul’da doğmuş. 1985 yılında fotoğraf çalışmalarına başladı. İlk kişisel sergisini 1993 yılında İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi’nde açmış. 1990 yılında Kodak Profesyonel Avrupa Ödülleri (Kodak Professional European Awards) Türkiye Birinciliğini kazanmış ve Fransa’nın Arles kentinde Türkiye’yi temsil etmiş. 2000 yılında Pamukbank Fotoğraf ödülünü kazanmış. Arevyan’ın eserlerinin yer aldığı kamusal ve özel koleksiyonlar arasında Biblioteque National de France, İstanbul Modern Sanat Müzesi ve Eczacıbaşı koleksiyonları bulunuyor.

Sanatçının web sitesi: www.anicelikarevyan.com

Bir diğer dikkatimizi çeken sergi ise Necla Rüzgar'ın ''Çok Kalpli Varlık'' yani ''Creature with Multiple Hearts'' adlı sergisiydi. Onun hakkında da kısa bir bilgilendirme yapalım. Necla Rüzgar, Sanatta Yeterlilik derecesini 2004 yılında, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden almış. Yüksek lisansını 2001’de ve Doktorasını 2004’te tamamladıktan sonra, 2013 yılında Profesör olmuş kendisi. Bir yandan Hacettepe Üniversitesi'nde ders verirken, diğer yandan aralarında İstanbul, İzmir, Mardin ve Diyarbakır'ın bulunduğu kentlerde resim, heykel, fotoğraf ve videolarını göstermiş. Ayrıca Berlin ve Bükreş'te de eserleri sergilenmiş.

Deniz Artun küratörlüğünde kurulan serginin konusu farklı tür ve özelliklere sahip canlıların, durumların ya da düşünme biçimlerinin iç içe geçmesi olarak tanımlanıyor. Rüzgar’ın son dönemde üzerinde çalıştığı yılan saçlı kadın portrelerinin merkezde olduğu sergi, sanatçının bu eserlerde tercih ettiği mürekkebin akışkanlığının da yardımıyla, Medusa başlarını birbirine doluyor. Öte yandan kadınların saçlarının arasından görünen gözleri, efsanenin köklerinin de referansı ile, vicdanımızın katılığını yokluyor. Yeni dönem işler arasında, ayrıca, bakışı ile kesinlikle karşılaşamadığımız, yüzlerini bütünüyle örten kadınların yağlıboyaları da dikkat çekiyor. Necla Rüzgar aynı zamanda, uykuda kadınlarının gözlerini de, yanlarında uzanan ve bedenlerine karışan hayvanların gözleri ile birlikte kapatıp, Medusa bakışının karşısına yerleştiriyor.

Benim en beğendiğim bölüm aşağıda gördüğünüz kısım oldu.