Milli Saraylar Beykoz Cam ve Billur Müzesi'ni Gezdik!

Tüm okuyucularımıza merhaba. Kasım ayından beridir bloğumuz ile ilgilenemedik. Malum pandemi de bunu biraz etkiledi. Gene de önlemlerimizi alarak, bahar da gelmişken müzelere gitmeye başladık. Bugün, geçtiğimiz günlerde yeni açılmış olan Beykoz Billur ve Cam Müzesi'ni ziyarete gittik. Haberini ilk duyduğumuzda çok heyecanlandık çünkü açıkçası bu binayı ve restorasyon sonrası müze olduğunu bilmiyorduk. Hemen yola koyulduk :) Müzede neler mi var? Osmanlı, Selçuklu ve avrupadan birçok önemli cam sanatı eserleri sergileniyor. Geri kalanını ise yazımda bulacaksınız. Müze hakkında biraz bilgi verecek olursam, müze Beykoz korusunun yanında yer alıyor. 3 yıldır restorasyonu devam eden müze 12 Nisan günü halka açıldı. Sultan Abdülaziz tarafından vezirlik görevine getirilen Abraham Paşa tarafından yapılmış zamanında. Müzede 1500 adet eser bulunuyor. Cam sanatı hakkında kütüphanesi bulunan müzede çocuklara yönelik atolyeler, kafe ve hediyelik eşya bölümü de mevcut. Ayrıca müze bahçesinde 117 farklı ağaç türü mevcut.

Öncelikle böyle şirin, iki tarafı ağaçlı bir yoldan geliyorsunuz müzeye. Sonra oldukça güzel ve yeşil bir bahçe karşılıyor. Bu bahçe kesinlikle avrupa standartlarında olmuş ve çok beğendim.

Sonrasında müzeye girdik. Müzeye girerken galoş giyiyorsunuz ve bu uygulamayı sevdim. Üst katı şimdilik kapalı olan müzenin ilk katında oldukça şık ve önemli tarihi değer taşıyan objeler, vazolar, şerbetlikler, pudralık ve parfümlük şişeler bulunuyor.

Fotoğraf çekmek yasak olduğu için fazla çekemedim. Çekebildiklerimi sizlerle paylaşıyorum. Zaten siz gittiğiniz zaman kalanını görmek istersiniz biliyorum :) En beğendiklerimden bir tanesi de bu cam fıskiye oldu. Gerçekten muazzam bir parça ve eminim ki o dönemlerde açık alanda kullanılıyorsa güneş geldiğinde parıl parıl parlıyordu.

Bir diğer önemli ve çok beğendiğim eser olan Sultan II. Mahmud'un renkli camlarla bezeli saltanat arabası ise göz kamaştırıcıydı.

Piyanoları sever misiniz? Cevabınız evet ise bu kristal pianoyu da çok seveceksiniz.

Bu camlı bölüm ise oldukça dikkat çekiciydi. Bu camlara Osmanlıda ''revzen'' deniliyormuş.

Müze gezimiz sonunda kafeden birer çay aldık ve bahçede oturup içtik. Daha sonra bahçenin ilerisinde bulunan küçük kümes bölümüne gittik. Burada tavus kuşu, horozlar ve tavşanlar var ve hepsi de birbirinden tatlı.

İzlenimlerim bunlar oldu. Gerçekten çok beğendim. Çok daha fazla eser mevcut ancak ben kısaca tanıtmak istedim. Müze ilk bir ay ücretsiz olacak. 09.00 ile 18.00 saatleri arasında da ziyarete açık. Yolunuz düşerse uğramadan geçmeyin. Sadece bir sefer değil, birçok kez ziyaret edilebilecek bir müze olmuş. Yeni yazıda görüşmek üzere!

  -Merve